7 Kasım 2009 Cumartesi

Celal Vardar

Azraya Mektubumdur

Zaman dedikleri
Düşman gibi ilerliyor torunum

Göz açıp kapayınca
Sen yedi yaşına basarsın
Ben su içinde yetmişi omuzlarım

Zaman düşman gibi ilerlesin
Çıkıp gideriz kırlara
Ben karınca şiiri yazarım
Zeytin ağaçlarına
Sen resimler yaparsın
Kağıt fenerli, çingene pembeli resimler
Güle oynaya asarız yıldızlara

Zaman düşman gibi ilerlesin
Hiç aklından çıkarma
Yarınlar bizim
Güzelim


Şair : Celal Vardar

Abdurrahim Karakoç

Bayramlar hürmetine

Çift bayram tanırız ışıktan, nurdan
Birisi Ramazan, birisi Kurban...
Ya Rab, bayram eyle bayramımızı
Yıka gönülleri kirden, çamurdan


Şair : Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Aynaların ötesi

Her ne kusur varsa geçen zamanda;
Suçsuzdur aynalar, ela gözlü yar
Mecnunlar Mevlayı bulursa canda,
El olur Leylalar ela gözlü yar

Güzel açar güzelliğin sergisin
Gün ağartır kara saçın örgüsün...
Muhabbet faslında ölüm türküsün
Kim söyler, kim çalar ela gözlü yar

Estikçe iş çıkar işin içinde;
Gençliğin hasret yer sevda göçünde
Bilmez misin, dört mevsimin üçünde
Kar olur yaylalar, ela gözlü yar

Alı al, yeşili yeşilde ara;
Ahirete gider kalbdeki yara...
Ne yapsan bir daha çıkmaz dallara,
Dökülen ayvalar ela gözlü yar

Vakit dolar, nakit biter kasanda...
Sevda bir kitaptır gönül masanda;
Okusan da olur, okumasan da...
Kapanır sayfalar ela gözlü yar


Şair : Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Mihriban

Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamıştın,çözülmüyor mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor mihriban

Yar,deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor mihriban

Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor mihriban

Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk değince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut cizilmiyor mihriban

Boşa bağlanmış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım karabahtım tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor mihriban

Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor mihriban


Şair : Abdurrahim Karakoç

Açelya Aksoy

Umrumda Değil

Umrumda değil
Bütün herkes karşı çıksın isterse
Yeter ki sen sev beni
İsterse bütün dünya gelsin üstümüze
Yeter ki sen
Benim gözlerimden
Ayırma gözlerini

Umrumda değil
Savaş çıksın isterse
Dağlar , denizler , yollar aramıza girsin
Yeter ki uzaklarda , düşlerinde
Senin kalbin
Hep beni sevsin

Umrumda değil
Uçurumlar ayırsın yollarımızı
Hiç üzülmeyeceksin
Yüreğimizi sarsa da hasret sızısı
Biliyorum
Tüm kalbimle inanıyorum
Sen hep beni seveceksin


Şair : Açelya Aksoy

Ömer Faruk Toprak

Ateşe Dönük

Gecede ayaklarım ağır kurşun mafsallarım
Yürüyorum bir dağ yolunda ateşe dönük
Biraz yaklaşır mısın kır çiçeğim öksüz papatyam
Silahsızım çevrilmişim yalnız sana anlatacağım
İşte ateşledim cigaramı bir soluk aldım
Tütün bastım yarama tuz koydum çaresiz
Oysa damarlarım vuruyor dağ başlarına
Eritiyor karanlığı ilkin gözlerin sonra dudakların
Yanan cigaramın dumanında görüyorum seni
Hep onsekiz Ağustos hep kızgın bir bakır
Sonra bir Akdeniz sabahı aydınlık yüzün

Rüzgarlı bir denizle kolkola kıyıda sen
Kırık bir aynanın parçalarında sen
İlkin saçlarını görüyorum tanıyamıyorum
Sonra yüzünü dönüyorsun biraz Temmuz güneşi
Öyle bir siluetin olmalı rüzgarda biraz sarı
Tek tek ufak ufak çizgiler kağıtta

Eğilirim suya yaprakların arasından bakarım
Yüzünün bir yanı başlar konuşmaya
Omuzumu sarsıyor anılar yürüyelim biraz
Kolay mı çılgınlıklara yürek tutmak
Biraz zehir sert içki sonra bir yudum soda
Bir soluk bir soluk daha tut beni düşeceğim
Yaklaştırıyor uzaklardan gelen bir türkü
Önce seni sonra bir kenar mahalleyi
İki saattir karamsarım ayakta duramıyorum
Dolduracağım sabaha yaklaşırken dağ başında
Mavi bir demir kadar sert olacağım


Şair : Ömer Faruk Toprak

5 Kasım 2009 Perşembe

İlhan Görgülü

Olmuyor

Sevemedik kimseyi kolayca ,
Olmadı istenilen yar olmayınca ,
Tam bulduk derken ,
Geç kaldığımızı farkettik aniden.

Gönlünü kaptırmış başka birisine ,
Dostça bakıyormuş ilişkimize ,
Bilmiyor ki sevgili ,
Acı çektiriyor hep bize.

Başarılı bir geçmişimiz , ümit vaadeden bir geleceğimiz ,
Geniş ufkumuz , idealist kişiliğimiz ,
Doğru sözümüz , inanç kokan nefesimiz.
Ama tek anlayamadığımız neden onun tarafından sevilememekteyiz.

Ne istiyor anlamıyoruz , başkasında ne buluyor,
Benden sürekli kaçıyor , dost kalalım diyor.
Tamam unutalım olsun bitsin diyoruz ama ,
Yüreğimiz hiçde öyle söylemiyor..

Hep dert dinledik , hep sırdaş olduk ,
Yardım ettik , nese ve güven kaynağı olduk ,
Bazen abi, bazen kardeş , bazen arkadaş olduk.
Birazda olsa yaralara merhem olduk ,
Ama kendi duydularımıza malup olduk.


Şair : İlhan Görgülü

Necip Fazıl Kısakürek

Aynalar yolumu kesti

Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İşte yakalandık, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karşıma,
Başımın tokmağı indi başıma.
Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
Nur topu günlerin kanına girdim.
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
Dişlerinde, köpek nefsin, irade.
Günah, günah, hasad yerinde demet;
Merhamet, suçumdan aşkın merhamet!
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?

Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kesti.


Necip Fazil, Cile
1956


Şair : Necip Fazıl Kısakürek

Özdinç Barbaros

Zaten Yoksun

düşünüyorum seni,
birden geliyor aklıma bakışların,
gülüşün, cilveli kaçamak boyun büküşün.
Ansızın seni ilk öpüşüm geliyor dudaklarıma,
nasıl yaptım hala anlamıyorum.
Yokluğun beliriyor yalnızlığımda neden sonra.
Kapatıyorum kendime günü.
Son ümitlerim de sende kaldı.
Sende kaldı sevecenliğim, türkülerim, şarkılarım, renklerim,
son çocukça yaşamalarım.
Sana sevdanın koluna sarılmak,
bana önceden yazılmış diyaloglar
dokunuşlar, içi boş ve sevgisiz tenler var artık.
Yaşamak özlemi ancak karanlık ormanların sisleri kadar net.
Korkusu karanlıkta koşmanın yalnız gecelerde beni uyutmayan.
Nerede yollar, ya kocaman bir çukursa koştuğumun sonu?
Bilmeden nelere komik, nelere gözyaşı günlere uyanmak.
Zormuş zorbalarla bir olup günü yaşamak.
Anlamadım daha milyonca gerçeği ama,
bildiğim şu ki zaten yoksun.
Beyazların esir ettiği güzellik ve saflık senin çaresiz acizliğinde kaldı.
Bana uzak oldu sevda.
Sevdam ayaklarda,
sevdam ellerin kahkahalarına tükürük oldu.
Bedelini ödemeliyim herşeyin,
dünya sevilen insanlara kalmalı.
Sevdaları anlatmak sevda çekene düşmeli,
ama boyuna susar sevda duyamazsın.
Kim duyar ki içe akan gözyaşlarını,
sessizce haykırılan ahı?
Bilemezsin.
Ki zaten yoksun.
Geldiğim heryerde artık kimseye soramam seni.


Şair : Özdinç Barbaros

FURKAN ÇIRAK

ZAMAN

Zaman, karşı gelemezsizsin asla,
Yapamazsın onsuz hayatta asla.
Can bedendeyken ister bir mutluluk,
Zamanı neden sürekli unuttuk.

Sen olma sakın zalimle yan yana,
İyilik hayatta bunu unutma,
Her yara gönül verip boş boş yatma,
Zamanı neden harcadık her yana.

Dünyada var sürekli bir sıkıntı,
Para mı,ünvan için mi bıraktı.
Olmasada yakınların yanında,
Zamanı neden kullandık boşuna.

Hep hatırla,saygılı ol heryerde,
Terbiyeni layıkıyla kanıtla.
İyi ol kötü olma her mevlide,
Ver hayatını doğruluk adına,
Zamanı neden zorladın bu yola.

Anlıyorsun şuan beni,
Kızıyorsun kendine,neden diye,
iyi olmalısın severim seni,,
Doğruyu araştır sen,üzme beni,
Zamanı kullan kendini kahretme.

Sivaslı ne yapa da seni üze,
Güvenme her dike düze,
Dostun için ne yaptın sor kendine,
Her kızı kendine yarin bellemme,
Zamanla insanları hiç kahretme






FURKAN ÇIRAK

ESMERAY İZMİR

ZOR OLAN

BAZEN ŞÖYLE BİR DURUYORUM HIZLA AKIP GİDEN HAYATIMIN ORTASINDA.

DURUYORUM DA DÜŞÜNÜYORUM;
ACABA....???

NEDİR BU \ACABA\NIN İÇİNDEKİ KEDER?
NİYE DURUP DURUP BİRİLERİNİ SEÇER?


NEDİR BİLİYOR MUSUN DÜŞÜNCEMDEKİ ŞÜPHE VE EMİN OLAMAMA?
SORARIM HEP KENDİME HAYATIN NERESİNDEYİZ,
VE KİM BİLİR NE KADAR DAHA KALDI BELİRSİZ SÜREMİZ?
KALP KIRMAMAK İÇİN GAYRETİMİZ SEBEPLİ Mİ GEREKSİZ Mİ BİLİNMEZ.
SONUNDA KİMBİLİR NEREYE GİDECEĞİZ?

YALNIZLIK MI SENSİZLİK Mİ BENİ BÖYLE İNCİTEN?
HANGİSİ DAHA ZOR DİĞERİNDEN?
DÜRÜST OLMAMGEREKİRSE SENSİZLİK BİR YERE KADAR AMA EN ZORU
TABİİ Kİ;YALNIZLIK OLURDU


Şair : ESMERAY İZMİR

Sunay Akın

Kova Kaleci

Yedi kova su yeterliydi
Sivas?taki ateşi söndürmek için
Oysa her biri
Devlet dairez-sindeki kovaların
Üstüne yazılı
Altı harfli bir sözcüktü yangın

Yedinci kova
Taşar engellenemez biçimde
Çünkü emekçilerin alın teriyle doludur
İşte buyüzden
Sinek ölüleri üstünde yüzemez

Futbol takımında mahallenin
Kova kaleciydi lakabım
İlk kez sevinecektim buna
Ama yalnızca
Avuçlarıma alabildiğim suyu
Bir kova gibi sivas?a taşıyamadım

G harfi boştur yangın kovalarının
Ki ortaya çıkar
Dolu olarnları okununca
Madımak otelinin merdivenlerinde
Kurtulmayı bekleyenler için
Verilen karar: yan ın

Ve başında anladım ki bir kuyunun
İpin ucunda
Derinlerdeki suya uzanan
Birer kova gibiydiler
Yangınrları söndürmek isteyen
Darağacına asılı devrimciler


Şair : Sunay Akın

4 Kasım 2009 Çarşamba

Yusuf Değirmenci

ARARIM

Sevenim olmadı bilmem ki neden
Ben ölemem sevilmeden,sevmeden
Arıyorum köy kasaba demeden
Kalbimin içinde yari ararım

Sararan gülümü kimse dermedi
Şefkat göstermedi,sevgi vermedi
Halimi hiç kimseler sormadı
Benliğimi unuttum beni ararım

Yalan dünya geniş midir,dar mıdır
Bu inleyiş feryat mıdır zar mıdır
Yaşam gerçek midir,zaman var mıdır
Bu günü yitirdim,dünü ararım

Şair Yusuf Değirmenci


Şair : Yusuf Değirmenci

orhan arslan

Adıyaman nemrut

Adıyaman nemrut

nemruttan seslendim ben Adıyaman a
ne güzel bakılır nemruttan güneşe aya
mucize bir eser bırakmışlar dünyaya
örnek bir dağdır nemrut bütün dünyaya

karakuş tümülüsü cendere köprüsü
nemrutun kahtanın adıyamanın öyküsü
vardır bunların her zaman türküsü
örnek bir dağdır nemrut bütün dünyaya

gelin görün gidin söyleyin
yüksekliğini serinliğini güneşin güzelligini
bütün dünyanını burada birleştidigini
örnek bir dağdır nemrut bütün dünyaya


Orhan arslan Adıyaman

05 05 2009 orhanares@hotmail.com


Şair : orhan arslan

3 Kasım 2009 Salı

Nazım Hikmet

Büyük İnsanlık

Büyük insanlık gemide güverte yolcusu
tirende üçüncü mevki
şosede yayan
büyük insanlık.

Büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.

Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de öyle
şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.

Büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.


Şair : Nazım Hikmet

Nazım Hikmet

Ben Senden Önce Ölmek İsterim

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
Iyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni gorebilesin
Fedakarliğimi anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşiyorum yanında senin.
Sonra, sende ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacagız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
Içimden bir şey :
belki diyor.


Şair : Nazım Hikmet

Nazım Hikmet

Açların Gözbebekleri

Değil birkaç
değil beş on
otuz milyon

bizim!

Onlar
bizim!
Biz
onların!
Dalgalar
denizin!
Deniz
dalgaların!

Değil birkaç
değil be on
30.000.000
30.000.000!
Açlar dizilmiş açlar!
Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız
sıska cılız
eğri büğrü dallarıyla
eğri büğrü ağaçlar!
Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız
açlar dizilmiş açlar!

Bunlar!
Yürüyen parçaları
o kurak
toprakların!

Kimi
kemik
dizlerine vurarak
yuvarlak
bir karın
taşıyor!

Kimi
deri... deri!
Yalnız
yaşıyor
gözleri!
Uzaktan
simsiyah sivriliği
nokta nokta uzayıp damara batan
kocaman balı bir nalın çivisi gibi
deli gözbebekleri,
gözbebekleri!
Hele bunlar
hele bunlarda öyle bir ağrı var ki,
bunlar
öyle bakarlar ki!...
Ağrımız büyük!
büyük!
büyük!
Fakat
artık imanımıza inemez tokat!
Demirleşti bağrımız,
çünkü ağrımız
30.000.000
deli gözbebekleri!
Gözbebekleri!
Ey
beni
ağzı açık
dinleyen adam!
Belki arkamdan bana
bu kalbini
haykırana
-kaçık-
diyen adam!
Sen de eğer
ötekiler
gibi kazsan,
bir mana
koyamazsan
sözlerime
bak bari gözlerime;
bunlar:
Deli gözbebekleri!
Gözbebekleri!


Şair : Nazım Hikmet

Nazım Hikmet

Asya-Afrika Yazarlarına

Kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda
sizin ordakiler gibi tıpkı
benim orda arslanın ağzındadır ekmek
ejderler yatar başında çeşmelerin
ve ölünür benim orda ellisine basılmadan
sizin ordaki gibi tıpkı
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
okuyup yazma bilmez yüzde sekseni benimkilerin
şiirler gezer ağızdan ağıza türküleşerek
şiirler bayraklaşabilir benim orda
sizin ordaki gibi
kardeşlerim
sıska öküzün yanına koşulup şiirlerimiz
toprağı sürebilmeli
pirinç tarlalarında bataklığa girebilmeli
dizlerine kadar
bütün soruları sorabilmeli
bütün ışıkları derebilmeli
yol başlarında durabilmeli
kilometre taşları gibi şiirlerimiz
yaklaşan düşmanı herkesten önce görebilmeli
cengelde tamtamlara vurabilmeli
ve yeryüzünde tek esir yurt tek esir insan
gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar
malı mülkü aklı fikri canı neyi varsa verebilmeli
büyük hürriyete şiirlerimiz


Şair : Nazım Hikmet